Onu ağzımız bir karış açık seyrediyoruz, çünkü Azize aslında bir erkek. Hem de Siirtli, dindar bir ailenin oğlu. Gerçek adı Fehmi Dalsaldı (33). İşte makyajyapıp elbise giydiğinde pek çok kadından daha kadın olan Fehmi’nin öyküsü...
- Sana hangi kimliğinde hitap edelim? Azize mi Fehmi mi?
Nasıl isterseniz. Nasıl olsa ikisi de benim.
- O zaman önce Fehmi’yi anlat bize.
1979’da
İstanbul’da doğdum.
Arap kökenli Siirtli bir ailenin çocuğuyum.
Akademi İstanbul’da İç Mimarlık eğitimi aldım. İş bulamayınca dışarıdan işletme okudum.
Banka sınavlarına girdim ve kendimi bankacı olarak
buldum. Kazandığım
para yetmedi, ek iş olarak akşamları gece kulübünde kadın kılığında taklit yapmaya başladım. Yapmak istediğim işin bu olduğunu anlayınca 4 yıl sonra bankadan
istifa ettim ve kendimi sahnelere attım.
- İç mimarlık ve işletme okudun, bankacı oldun, sahneye gönül verdin... Ne alaka?..
Moda tasarımcısı da olmak istemiştim. Ama akademi için
torpil gerekiyordu, bulamadığım için o hayalime veda etmiştim.
Okulda ve arkadaş ortamlarında taklitlerimle güldürürdüm. Günün birinde komedi oyuncusu olacağımı hep biliyordum.
- Kulüp sahnesinde ne yapıyordun?
Huysuz Virjin gibi kadın kılığında sahneye çıkıyor, ona buna sataşıp Şahika Koçak tiplemesiyle Yasemin Yalçın,
Sezen Aksu ve
Bülent Ersoy gibi çeşitli sanatçıların taklidini yapıyordum.
- Neden kadın kılığında taklit?..
Taklidini yaptığım sanatçıların hepsi kadındı. Konsepte ve komediye uygun olsun diye kadın kılığına girdim. Ayrıca kadın kılığında herkese sataşabilir, insanları güldürebilirdim. Erkek görünümünde bunu
yapmam pek mümkün olmazdı.
“Azize, halamın adı”
- Bu işi yapmak içineğitim aldın mı?
Hayır. Yeteneğim Allah vergisi. Ama taklidini yaptığım sanatçıların şarkılarını söylerken detone olmamak için hâlâ şan dersleri alıyorum.
- Taklit konusunda nelere dikkat ediyorsun?
Taklit edeceğim sanatçıları çok titiz izliyorum. Üstüne de kendimden çok şey katıyorum. Birçok tiplemem var, sizin
Saba Tümer ve
Melek Baykal’ın programlarında seyrettiğiniz Azize de onlardan biri.
- Azize ismi ve tiplemesi nereden çıktı?
Büyük halamın adı. Azize de tam bir kadın ama konuşurken ağzını biraz yan tutup lafını esirgemeden söylüyor. Halamın daha farklı bir versiyonu yani.
- Azize’yi bize nasıl anlatırsın?
Azize, Gullüm Show’un bir parçası! Muhabir. Hiç mutlu olamamış,
şizofren, seks hastası, hoşlandığı erkeğe kur yapan, anarşist ruhlu bir kadın. Azize ekran fenomeni oldu. Uzun yıllar hayatımızda yer almasını umuyorum.
- Makyajını kendin mi yapıyorsun?
Bazen. Daha çok çalıştığım kanalların makyözleri beni Azize’ye dönüştürüyor. Kıyafetlerimi de ben seçiyorum.
"Sokakta beni tanımazlar”
- Normal yaşantında nasıl giyiniyorsun?
Çok sade ve
spor. Görüntü olarak Azize ile aramda uçurum var. Sokakta kimse beni tanımaz.
- Sokakta tanınmamak rahat olmalı. Ünlü olmak seni korkutuyor mu?
Korkutmuyor dersem, yalan olur. Birdenbire ünlü olma derdinde değilim. Öyle olsaydı, bugüne kadar tüm fırsatları değerlendirir, orada burada konuşurdum. Ben ünlü olmak yerine, sanatımla, komedyenliğimle yükselmek
istiyorum.
- Taklidini yaptığın ünlülerden kızan oldu mu?
Olmaz olur mu!
Nur Yerlitaş ve Pakize Suda. Bana dava açacaklarmış. Taklit, aslını yaşatır aslında. Ama ikisi de yaşatılmayı hak etmiyor. Gün gelecek “Taklidimizi yap” diye yalvaracaklar ama havalarını alacaklar.
- Kendini daha çok kadın mı yoksa erkek olarak mı görüyorsun?
Kadınlar arasında yetiştiğim için kadın algılarım ağır basıyor. Elbiseyi giyip makyajımı yaptığımda tam bir kadın gibi hissediyorum kendimi. O kimliğe nasıl büründüğüme inanamıyor, ben bile kendime
şaşırıyorum.
‘Dindar bir aileden geliyorum’
- Mesleğini, ailen nasıl kabul etti?
Başta aileme ne yaptığımı söylemedim, tepki göstereceklerinden çekiniyordum. Huysuz Virjin’i çok sevdikleri ve takdir ettikleri halde dindar bir aileye sahiptim çünkü. Ama ilk televizyon programımdan sonra korkularımın yersiz olduğunu anladım. Hatta espri bile önerdiler bana.
- Evlenmeyi düşünüyor musun?
Hayır. Tekeşliliğe inanmıyor, evlilerin mutlu olduğunu da sanmıyorum. Evinizdeki koltuğun yüzünü yıllarca kullanır mısınız? Hayır. Ya kumaşını değiştirir ya atmak istersiniz. Aldığınız insana 40 sene dayanır mısınız? Hayır. Koltuğa tahammülü olmayan insan, 40 yıl boyunca o kadına ya da adama nasıl tahammül edebilir ki!
‘Huysuz’un tırnağı olamam’
- Örnek aldığın sanatçılar var mı?
Bastığı yeri öpeceğim üç sanatçı var:
Seyfi Dursunoğlu (Huysuz Virjin),
Cem Yılmaz ve
Ata Demirer. Benim yolumu da üstat Huysuz Virjin açmıştır. Seyfi Bey ile tanıştım. Bir yıl önce Saba Tümer’in programında sokak röportajları yapıyordum. Stüdyoya konuk oldu. Program sırasında onun kılığında stüdyoya dalmış ve “Ayyy! Seni Allah kahretmesin” diye bağırarak kucağına oturmuştum.
- Eyvah! Sonra ne oldu?
Çok beğendiğini söyleyerek beni
tebrik etti. Daha sonra da evine gittim, elini öptüm. O da bana hem hatıra olması hem de sahnede giymem için 4 farklı kıyafetini
hediye etti ve altın değerinde nasihatlarda bulundu. Hâlâ da onu arar, hatırını sorar, fikrini alırım.
- Kendini Huysuz Virjin’e rakip görüyor musun?
Ya da onun veliahtı olduğunu düşünüyor musun? Mümkün mü öyle bir şey! Düşünmesi bile beni gerer. O bu
sanat dalının duayeni. Ben onun yanında neyim ki! Tırnağı olamam.